II. AVALİN KEFALETTEN FARKI
Aval bir tür kefalet olmakla beraber, Borçlar Kanunu’ndaki kefaletten farklı sonuçlar içerir. Şahsi bir teminat niteliğinde olduğundan avale ‘poliçe kefaleti’ de denmektedir. Avalin borçlar hukukunda benzeri olan kefaletten farkları ise şu şekilde sıralanabilir;
III. AVALİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
Aval şerhi, poliçede (bono, çek) senet üzerine veya alonja yazılır. Senedin ön yüzüne, senet metninin altına veya alonja yazılan (muhatabın veya düzenleyenin imzası dışındaki) imza aval hükmündedir. Ancak bir ticaret şirketinin temsilcisinin, şirketin unvanının (kaşesinin) üzerine atılmış olan birden fazla imza, temsilcinin ikinci imzası olarak değerlendirilmez. (aval olarak nitelendirilemez)
Avalin geçerli olabilmesi için, senette borçlu olan kimse için verilmiş olması şarttır. Dolayısıyla, senette borçlu görülmeyen kimse için verilen aval, geçersiz sayılacaktır.
TTK m.702/2 uyarınca, avalistin garanti ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Buradan anlaşılabileceği üzere, avalist şekil noksanlığı sebebiyle bir geçersizlik halinde bu def’ iyi ileri sürme hakkına sahiptir. (şekil noksanlığına örnek olarak düzenleme tarihinin senette eksik olması gösterilebilir.)(lehine aval verilen cirantanın, cirosunu kaşe ile yapmış olması) Ayrıca alacaklı, aval verilen kişiye (avalata) mehil tanır ve bunu senet üzerine yazarsa, avalist bunu da ileri sürebilir, zira bu husus senet metninden anlaşılabilmektedir.
Aval verilen kişinin sahip olduğu mutlak def’ iler, kural olarak aval veren tarafından hamile karşı ileri sürülemez. Bunun ilk istisnası daha önce bahsettiğimiz gibi şekle dair bir geçersizliktir. İkinci istisna ise poliçe tutarının aval veren tarafından ödenmiş yahut takas edilmiş olmasıdır.
Önemli bir not olarak ekleyebiliriz ki, aval verilen ciranta ehliyetsiz olduğu için sorumlu değilse veya imzası sahte ise, poliçede ‘şekle dair bir eksiklik’ mevcut olmadığından aval taahhüdü geçerli, avalist de sorumlu olmaya devam edecektir. Zira imza ‘dış görünüş itibariyle’, yani şeklen tamam ise geri kalanının avalistin sorumluluğu bakımından bir önemi yoktur.
Avalistin borçlanmaya ehil olmaması halinde ise (örneğin ehliyetsizlik), bu def’ ilerin hamile karşı ileri sürülmesi mümkündür.
IV. AVAL VERENİN BORÇLARI
i. Borcun Kapsamı
Aval verme, bir teminat niteliğinde olduğundan lehine aval verdiği kişi hangi şartlarda poliçeden sorumlu ise, avalist de o borçtan o şekil kapsamında sorumludur. Ayrıca, avalistin borcun tamamı için aval vermek zorunda olması söz konusu değildir. Poliçe üzerinde açık bir şerh ile belirtilmesi kaydıyla avalist, borcun bir kısmından sorumlu olacağını şart koşabilir.
Aval verilen kimse poliçedeki bedelin bir kısmından sorumlu ise, avalist de aynı miktarda sorumlu olacaktır.
ii. Aval Verenin Sorumlu Olmadığı Hal
Lehine aval verilenin borcu zamanaşımı nedeniyle sona ererse, avalistin borcu da sona erer. Keşideci(3 yıl)veya cirantaya aval verenler, son hamile karşı bir yıllık zamanaşımı süresine tabidirler. Poliçe bedelini ödeyen cirantanın başvuru hakkı, düzenleyene, kendisinin üstündeki diğer cirantalara ve onlara aval verenlere karşı altı ayda zamanaşımına uğrar.
V. AVAL VERENİN HAKLARI
i. Hakkın Kapsamı
Avalist, senetten sorumlu olan kişinin haklarına sahiptir. Buna göre avalist, poliçe tutarını ödediği takdirde, poliçeden dolayı aval verdiği kimseye ve ona karşı poliçe nedeniyle sorumlu olanlara karşı poliçeden doğan hakları iktisap eder. (TTK m.702/3) Ancak avalistin bu haklara sahip olabilmesi bir ödeme zorunluluğu nedeniyle ödemede bulunması halinde söz konusu olur. Müracaat hakkını kaybeden hamile ödemede bulunan avalist, bu hakları kazanamaz.
ii. Hakları
Avalist, borcu ödemekle, lehine aval verdiği kimselerin haklarını değil, sadece poliçeden doğan hakları kazanır. Kısacası, avalist, lehine aval verdiği kişinin halefi olmaz. Bu haklar, yasa gereği ödemede bulunan avalistin şahsında doğmaktadır.
Avalistin hakları özetle aşağıdaki gibi sıralanabilir;
VI. SONUÇ
Görüldüğü gibi aval, kefaletin kambiyo senedindeki tezahürü olup, poliçe ve bonoda kullanılabilen bir ‘şahsi teminat’ türüdür. Aval poliçenin ticari hayattaki tedavülünün kolaylaşmasını sağlamakla beraber, uygulamada bonoda daha çok kullanılmaktadır. Avalde mutlak def’ ilerin dahi avalist tarafından ileri sürülemiyor oluşu ve yalnızca şekil geçersizliğinden kaynaklanan def’ ilerin avalist tarafından ileri sürülebilmesi ise avalin kefaletten daha ağır hüküm ve sonuçlarının olmasına sebep olmaktadır.
Dr. Hasan Pulaşlı, KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNUN ESASLARI, 4.Baskı,2015 Ankara.
Dr. Fırat Öztan, KIYMETLİ EVRAK HUKUKUNUN GENEL ESASLARI, 19.Baskı, Ankara.
Sayfamızı Paylaşın
|